lüzumsuz — sf. Gereksiz Evin bir ucunda bir fırın, öbür ucunda bir külhan vardı ki tıpkı bu merdiven gibi lüzumsuzdu. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler lüzumsuz adam lüzumlu lüzumsuz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller lüzumsuz görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzumsuz yere — zf. Boş yere, gerek yokken Lüzumsuz yere kendimi yeni tehlikelere atmasam, zahmetlere katlanmasam mı? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzumsuz adam — is. Bir iş için gereken nitelikleri taşımadığı hâlde orada görevli olarak bulunan veya avare, boş ve ilgisiz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzumsuz görmek — gereksiz bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüzumlu lüzumsuz — zf. Yerli yersiz, gerekli gereksiz Bu toy müdürü küçümsediğini her hâliyle belli ediyor, bir mesele hakkında izahat verirken, lüzumlu lüzumsuz bilgiçlik taslıyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gıldırgıcık — lüzumsuz iş … Beypazari ağzindan sözcükler
İSRAF — Lüzumsuz yere harcamak. Malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek. İhtiyacından fazla istihlâk etmek ve harcamak. * En lüzumlu aslî vazifeleri bırakıp en lüzumsuz veya zararlı şeylerle meşgul olarak ömrünü veya gençliğini boş yere harcamak.(Hâlik ı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ITNAB-I MÜMİLLE — Lüzumsuz olarak sözü uzatmak, usanç verecek şekilde uzatmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cen cen — lüzumsuz karşılık verme … Beypazari ağzindan sözcükler
cırtlak — lüzumsuz yere bağıran … Beypazari ağzindan sözcükler